Gerçeklikten kopmanın, çürümenin sıradan örnekleriyiz

  1. Ana Sayfa >
  2. Gündem >
  3. Gerçeklikten kopmanın, çürümenin sıradan örnekleriyiz

Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından Gezi Davası kapsamında aldığı cezalar onanan 5 isim arasında yer alan ve 18 yıl hapis cezası alan Çiğdem Mater, kaldığı Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden avukatları aracılığı ile açıklama yaptı. Mater, “Türkiye koca bir şaka ama buna ne kadar gülebiliriz?” başlıklı açıklamasında, dava süresince yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti. 

“Gerçeklikten kopmanın, yalanı doğru saymanın, çürümenin sıradan örnekleriyiz” diyen Mater, dava dosyasında “kanıt” olarak yer alan ancak gerçekliği bulunmayan detaylara dikkat çekti. 

“Şunda anlaşalım, 2017’den beri bu dava sürecinde iddia ve karar makamında oturan her bir hakim, savcı bu dosyada en ufak bir suç ve delil olmadığını benden iyi biliyor, eminler” sözlerine açıklamsında yer veren Mater, “Kendilerini düğmesiz cübbeleri ve vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum” ifadelerini kullandı.

Çiğdem Mater’in açıklamasının tamamı şöyle:

“Önümde ‘Türk Milleti Adına’ diye başlayan bir Yargıtay ilamı duruyor, hepinizin adına yani. 78 sayfa boyunca, 2017’den beri yaşadıklarımızın sorumlusu, tek satırı bile doğru olmayan iddiaları bu kez de Yargıtay hâkimlerinin doğru kabul ettiğini ve hakkımızda istenen cezaların bu kabulle onandığını okuyoruz. Her bir satırı hukuk fakültelerinde ‘bunları aman ha, sakın yapmayın’ diye ders olacak fezlekelere, iddianamelere, gerekçeli kararlara, istinaf kararlarına, tebliğnamelere bu kez de Yargıtay ilamı eklendi. En alt derece mahkemeden en üstüne, Türkiye adalet sisteminin her basamağı için çok üzgünüm.

Bu olanlar, her nasıl 2017’den beri bu tuhaf ve saçma sürece maruz kalan sekiz kişiye özel değildiyse, şimdi de Silivri ve Bakırköy’deki beş kişiye özel değil. Gerçeklikten kopmanın, yalanı doğru saymanın, çürümenin sıradan örnekleriyiz. Bize özel değil. Herkese olur, herkese olabilir, herkese olacak.

Küçücük bir örnek: Yargıtay’ın hakkımdaki 18 yıl cezayı onayan beş hâkimi şöyle diyor: ‘27 Haziran 2013’te yapılan Garaj İstanbul toplantısına katıldığı ve bu hususun fiziki takip tutanaklarıyla doğrulandığı…’ Kanıtla geliyor yani, fiziki takip var, FOTOĞRAF var diyor. Ben misal, dava dosyasını bir ‘dış göz’ olarak okusam, fotoğraf varmış derim, gitmiş derim. (Hani değil de, diyelim toplantıya katılmak suç!) Zira, koskoca Yargıtay’ın olmayan fotoğrafa ‘var’ diyeceği aklıma gelmez. Peki, işin aslı ne? Ben o tarihte ve saatlerde, İzmir’de, sinemaya dair bir kamusal toplantıda sahnedeyim, konuşmacıyım. Bu kanıtlar daha ilk yargılamada mahkemeye sunuldu ama belli ki yüksek mahkeme gerçekleri görmezden gelmeyi tercih etmiş. Ne diyor Yargıtay ilamı: ‘Vicdani kanıların kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandığı anlaşıldığından hükmün onanmasına…’ Yani Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi hâkimleri benim aynı anda İzmir ve İstanbul’da olabileceğimi ‘kesin, tutarlı ve çelişkisiz’ bulmuş. 78 sayfalık kararın her bir satırı beş insan, beş hayat için böyle örneklerle dolu.

Söz ettiğimiz şey hayatlarımız. İnsan hayatları. Şaka değil. Gülecek bir şey yok.

Perşembe akşamından beri canım Mücellâ ve canım Hakan için çok mutluyum. Ama biliyorum ki ben onlar için mutluyken, onlar derin bir üzüntü ve keskin bir öfke içindeler.

Şunda anlaşalım, 2017’den beri bu dava sürecinde iddia ve karar makamında oturan her bir hâkim, savcı bu dosyada en ufak bir suç ve delil olmadığını benden iyi biliyor, eminler.

Bu noktada, Yargıtay Üçüncü Ceza Dairesi’nin oybirliğiyle verdiği onama kararının altında imzası olan beş yüksek yargıcın bize yaptıklarını başka kimseye yapmamalarını dilemekten ötesi gelmiyor elimden.

Bizler, hiçbir suça karışmamış olmanın verdiği iç huzurla, iyiyiz. Onlarsa, ‘Türk Milleti’ adına attıkları imzayla, koca bir ülkeyi bir suça ortak ettiler. Kendilerini düğmesiz cübbeleri ve vicdanlarıyla başbaşa bırakıyorum.

Tesadüf, okuma listemin tepesinde, Dante’nin İlahi Komedya’sı var. Malûm, ilk cilt cehennem. Düşündüm de şimdi yazarken, hiçbir şey tesadüf değil aslında. Enseyi karartmayın, araftan sonra cennet var…”

Yazıyı Kaynağından Okuyun →

BENZER YAZILAR

17. Karaburun Bilim Kongresi başladı

Mert Ege 27 Temmuz 2024
“Kapitalizm ve Bilim” başlığıyla bu yıl 17’ncisi düzenlenen Karaburun Bilim Kongresi, 7 Eylül günü başladı. 7...

Depremden 215 gün sonra enkazdan bir kişinin cansız bedeni çıktı

Mert Ege 27 Temmuz 2024
Hatay’da depremlerden 215 gün sonra “Yerinde Dönüşüm” projesi kapsamında yapılan temel kazısı sırasında enkaz...

Ambulans hizmetlerinde değişiklik

Mert Ege 26 Temmuz 2024
Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetm...

0 Yorum Yapıldı

Yorum Yaz

eryaman escort escort ankara hd porno